7 Nisan 2015 Salı

11. Sınıf Türk Edebiyatı Konuları

I. ÜNİTE: EDEBİYATLA DÜŞÜNCE, SOSYAL ve SİYASÎ HAYATIN İLİŞKİSİ
  1. Edebiyat, Sosyal ve Siyasî Hayat İlişkisi
  2. Yenileşme Dönemi
II. ÜNİTE: TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATI (1860-1896)
  1. Tanzimat Dönemi Edebiyatı’nın Oluşumu
  2. Tanzimat Döneminde Öğretici Metinler
  3. Tanzimat Döneminde Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler (Şiir)
  4. Tanzimat Döneminde Olay Çevresinde Oluşan Edebî Metinler
  5. Tanzimat Dönemi Edebiyatı’nın Genel Özellikleri
III. ÜNİTE: SERVET-İ FÜNÛN (EDEBİYAT-I CEDİDE) (1896-1901) ve FECR-İ ÂTÎ TOPLULUĞU  (1909-1912)
  1. Servet-i Fünûn Edebiyatı’nın Oluşumu
  2. Servet-i Fünûn Döneminde Öğretici Metinler
  3. Servet-i Fünûn Döneminde Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler (Şiir)
  4. Servet-i Fünûn Döneminde Olay Çevresinde Oluşan Edebî Metinler
  5. Servet-i Fünûn Edebiyatı’nın Genel Özellikleri
  6. Fecr-i Ati Topluluğu (1909-1912)
  7. Fecr-i Ati Şiiri
IV. ÜNİTE: MİLLÎ EDEBİYAT DÖNEMİ (1911-1923)
  1. Millî Edebiyat Dönemi’nin Oluşumu
  2. Milli Edebiyat Döneminde Öğretici Metinler
  3. Milli Edebiyat Döneminde Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler (Şiir)
  4. Milli Edebiyat Döneminde Olay Çevresinde Oluşan Edebî Metinler
  5. Millî Edebiyat Dönemi’nin Genel Özellikleri

Milli Mücadele Dönemi Türk Edebiyatı

Kurtuluş Savaşı’nı anlatan ve bu savaşa yazdıklarıyla ka­tılan sanatçıların eserleriyle oluşan Milli Mücadele Dönemi Türk Edebiyatı, dil ve sanat görüşü bakımından Milli Edebiyat döneminin devamı niteliğindedir.
Cumhuriyet Sonrası Türk Edebiyatının alt yapısını oluştu­ran Milli Mücadele Dönemi Türk Edebiyatında vatan, ba­ğımsızlık, Türk tarihindeki kahramanlıklar, Kurtuluş Savaşı, onun halktaki yansıması ve Atatürk konu edilmiştir.
Milli Mücadele Dönemi Türk Edebiyatında hece ölçüsüyle Kurtuluş Savaşı’nı desteklemek amacıyla milli’ duyguları ele alan, moral verici, orduyu coşturucu şiirler yazılmıştır. (Dönemin önemli şairleri: Faruk Nafiz, Halide Nusret, Mehmet Emin, Kemalettin Kamu…)
Milli Mücadele Dönemi Türk Edebiyatı romanlarında işgal altındaki kentler (İstanbul, İzmir…), aydın-halk çatışması, yanlış batılılaşma işlenmiş, idealize tipler yaratılmıştır. (Dönemin önemli romancıları: Halide Edip, Yakup Kadri, Reşat Nuri, Refik Halit…)
Milli Mücadele Dönemi Türk Edebiyatı hikâyelerinde sa­vaşa ait gözlemler, Türk insanının, askerinin kahramanlığı ve fedakârlığı anlatılmıştır. (Dönemin önemli hikâyecileri: Halide Edip, Yakup Kadri)
Dergi ve gazetelerde Kurtuluş Savaşı’nı konu edinen ma­kale, fıkra ve denemeler kaleme alınmış, halkı coşturucu söylevler verilmiştir. (Dönemin önemli makale, fıkra ve deneme yazarları, söylevcileri: Yakup Kadri Ruşen Eşref, Yahya Kemal, Falih Rıfkı, Halide Edip, Hamdullah Suphi, Mehmet Akif…)
Milli Mücadele Yıllarında veya Sonrasında Yazılmış Milli Mücadele Konulu Önemli Eserler
  • İstiklal Marşı / Mehmet Akif / Şiir
  • Dumlupınar Yolunda / Kemalettin Kamu / Şiir
  • Üç İstanbul / Mithat Cemal Kuntay / Roman
  • Belgelerle Kurtuluş Savaşı Anıları / Ebubekir Hazım / Anı
  • Üç Şehitler Destanı / Fazıl Hüsnü Dağlarca / Şiir
  • Kuvayı Milliye Destanı / Nazım Hikmet / Şiir
  • Dağa Çıkan Kurt / Halide Edip Adıvar / Öykü (Savaş yılla­rında yazılmıştır.)
  • Milli Savaş Hikâyeleri / Yakup Kadri / Öykü (Savaş yılla­rında yazılmıştır.)
  • Vurun Kahpeye / Halide Edip / Roman
  • Ateşten Gömlek / Halide Edip / Roman (Savaş yıllarında yazılmıştır. )
  • Sodom ve Gomore, Yaban, Ankara / Yakup Kadri / Roman
  • Yeşil Gece / Reşat Nuri Güntekin / Roman
  • Esir Şehrin İnsanları, Yorgun Savaşçı / Kemal Tahir / Roman
  • Küçük Ağa / Tarık Buğra / Roman
  • Kalpaklılar / Samim Kocagöz / Roman
  • Kurtlar Sofrası / Attila İlhan / Roman
  • Vatan Yolunda / Yakup Kadri / Anı
  • Türk’ün Ateşle İmtihanı / Halide Edip / Anı
  • Ergenekon / Yakup Kadri / Makale

Milli Edebiyat Dönemindeki Bağımsız Sanatçılar

MEHMET AKİF ERSOY (1873 – 1936)
  • İstiklal Marşı’nın şairidir.
  • Şiirlerinde güzellikten çok doğruluğa önem verir: “Sözüm doğru olsun, odun gibi olsun tek.” demiştir.
  • Toplumcu bir sanattan yanadır.
  • Toplumun içinde bulunduğu sıkıntılardan İslamiyet’le kur­tulabileceğini savunmuştur.
  • İstiklal Marşı ve Çanakkale Şehitleri şiirlerinde olduğu gibi kahramanlıkları milli ve dini duygularla anlatmıştır.
  • Destansı, öğüt verici şiirleri vardır.
  • Küfe, Mahalle Kahvesi, Seyfi Baba, Bülbül, Meyhane top­lumsal konulu önemli şiirleridir.
  • Aruz ölçüsünü Türkçeye başarıyla uygulamıştır.
  • Şiiri düz yazıya yaklaştırmıştır; manzum hikâyeciliğin usta ismidir.
  • Manzum hikâyelerinde mesnevi geleneğinden yararlanmıştır.
  • Günlük konuşma dilini, başarıyla kullanmıştır.
  • Şiirlerini Safahat’ta toplamıştır.
  • İstiklal Marşı’nı orduya hediye ettiği için Safahat’a alma­mıştır.
Eseri:
  • Şiir: Safahat (Yedi bölümden oluşur: Safahat, Hakkın Sesleri, Süleymaniye Kürsüsünde, Fatih Kürsüsünde, Hatıralar, Gölgeler, Asım)
YAHYA KEMAL BEYATLI (1884 – 1958)
  • Divan şiiriyle Batı şiirini ustalıkla kaynaştırmıştır.
  • Fransız tarihçi Albert Sorel’in etkisiyle Türk tarihine yönel­miştir.
  • Saf (öz) şiir anlayışına bağlı kalmıştır.
  • Aruzu Türkçeye ustalıkla uygulamıştır.
  • Hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri Ok’tur.
  • Şiirlerinde İstanbul sevgisi öne çıkar.
  • Klasik Türk müziğin e hayranlığıyla da tanınır.
  • İstanbul, aşk, tabiat, ölüm, musiki, sonsuzluk, rintlik, deniz başlıca konularıdır.
  • Aruzla ve divan nazım şekilleriyle modern şiirler yazmıştır.
  • “Beyaz lisan” anlayışını savunmuştur.
  • Dili mükemmel kullanmaya, sözcük seçimine, dize bütünlüğüne, ahenge ve kafiyeye büyük önem vermiştir.
  • Parnasizmin bizdeki temsilcisidir.
  • Nev Yunanilik (Neo Klasik) ve sembolizmden de etkilenmiştir.
  • Yahya Kemal Beyatlı’nın şiiri ile Milli Edebiyat Dönemi hece şiiri arasında sanat anlayışı, ahenk ve yapı bakımından farklılık olmakla birlikte milli konulara da yönelme bakımından ilişki kurulabilir.
  • “Süleymaniye’de Bir Bayram Sabahı” adlı şiiriyle bireyi tarih-kültür-gelenek perspektifiyle ele almış ve Süleyma­niye Camii’ni bir medeniyet sembolü olarak kullanmıştır.
  • Sessiz Gemi, Rindlerin Akşamı, Aziz İstanbul, Atik Valde’den İnen Sokakta, Bir Başka Tepeden, Mohaç Türküsü, Mehlika Sultan, Süleymaniye’de Bir Bayram Sabahı önemli şiirlerindendir.
  • Bütün kitapları öldükten sonra yayımlanmıştır.
Eserleri:
  • Şiir: Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgârıyla, Rubailer ve Hayyam Rubailerini Türkçe Söyleyiş
  • Deneme: Aziz İstanbul, Eğil Dağlar, Edebiyata Dair, Siyasi ve Edebi Portreler
  • Anı: “Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım”
  • Tarih: Tarih Musahabeleri
NEYZEN TEVFİK (1879 – 1953)
  • Soyadı Kolaylı’dır. 20. yüzyılın önde gelen hiciv şairlerindendir.
  • Sözünü sakınmaz, beğenmediği kişileri hicveder.
  • Musiki ile içli dışlı olmasına rağmen hicivleri zaman zaman kabalaşır.
  • Hicivlerinde sosyal yergi her zaman kendini hissettirir.
Eserleri:
  • Şiir: Azab-ı Mukaddes, Hiç

Milli Edebiyat Döneminin Sanatçıları

ÖMER SEYFETTİN (1884 – 1920)
  • Maupassant tarzı olay hikâyeciliğinin bizdeki en büyük ismidir.
  • Hikâyeciliği meslek olarak gören ilk sanatçıdır.
  • Genç Kalemler dergisinde yayımlanan “Yeni Lisan” maka­lesiyle dilin sadeleştirilmesi gerektiğini savunmuştur.
  • Uzun cümlelerden, söz oyunlarından, yabancı sözcük ve tamlamalardan kaçınmış, konuşma ve yazı dili arasında bir uyum kurmaya çalışmıştır.
  • “Toplum için sanat” anlayışıyla milli değerlere yönelmenin önderliğini yapmıştır.
  • Realist bir yazardır.
  • Hikâyelerinde milli’ bilinci uyandırma ve güçlendirme amacı taşımıştır.
  • Mizahtan da yararlanarak toplumdaki aksayan yönleri eleştirmiştir; bu bakımdan hikâyeleri toplumsal hiciv ka­rakteri taşır.
  • Hikâyeleri teknik açıdan zayıftır, tasvirlere, psikolojik tah­lillere önem vermez, daha çok olayı ön plana çıkarır.
  • Türk tarihi, toplum sorunları, çocukluk anıları ve balkan­lardaki Türkler, başlıca konulardır.
  • Kısa cümlelere dayanan okurun dikkat ve heyecanını canlı tutan bir anlatımı vardır.
  • Hikâyelerinde menkıbe, efsane, destan, halk fıkraları ve tarihten yararlanmıştır.
  • Kitaplaştırmadığı az sayıda şiiri de vardır.
  • Efruz Bey ve Yalnız Efe adlı eserleri “uzun hikâye”, “roman” olarak da değerlendirilmektedir.
Eserleri:
  • Hikâye: Ashab-ı Kehfimiz, İlk Düşen Ak, Yüksek Ökçeler, Bomba, Bahar ve Kelebekler, Forsa, Beyaz Lale, Aşk Dalgası, Gizli Mabet, Tarih Ezeli Bir Tekerrür, Pembe İncili Kaftan, Kaşağı, Falaka, Kızıl Elma Neresi, Başını Vermeyen Şehit, Diyet, And, Teke Tek, Kütük, Harem (uzun hikâye) Efruz Bey, Yalnız Efe…
ALİ CANİP YÖNTEM (1887 – 1967)
  • Fecr-i Ati topluluğundan Genç Kalemler dergisine geçmiştir.
  • Hem heceyi hem de aruzu kullanmıştır.
  • Eleştirileri, makaleleri ve edebiyat tarihi araştırmalarıyla tanınmıştır.
Eserleri:
  • Şiir: Geçtiğim Yol
  • Makale: Milli Edebiyat Meselesi ve Cenap Bey’le Münaka­şalarım
  • Antoloji: Türk Edebiyatı Antolojisi
ZİYA GÖKALP (1876 – 1924)
  • Türkçülük akımını sistemleştirmiş ve Türk milliyetçiliği fikrini “Türkiyecilik”, “Oğuzculuk ve Türkmencilik”, “Turan­cılık” devrelerine ayırmıştır.
  • Şair ve yazar kimliği kadar sosyolog olarak da önemlidir; sosyoloji çalışmalarında Emile Durkheim’den etkilenmiştir.
  • Türk sosyolojisinin kurucusu olarak görülmüştür.
  • İslamiyet öncesi Türk tarihiyle ilgili araştırmalar yapmıştır.
  • Konuşma dilinin aynı zamanda yazı dili olmasını, edebi eserlerde İstanbul ağzının esas alınmasını ve heceyi kul­lanmak gerektiğini savunmuştur.
Eserleri:
  • Dergi: Yeni Mecmua, Küçük Mecmua
  • Şiir: Kızıl Elma, Yeni Hayat, Altın Işık
  • Makale: Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak
  • İnceleme: Türkçülüğün Esasları, Türk Medeniyet Tarihi
  • Mektup: Malta Mektupları
Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Ziya Gökalp Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri
MEHMET EMİN YURDAKUL (1869 – 1944)
  • ”Türk Şairi”, “Milli Şair” unvanlarıyla anılmıştır.
  • Milli duyguları dile getirdiği ilk şiiri Cenge Giderken’leheceyle şiir yazma eğiliminin öncülüğünü yapmıştır.
  • Anadolu insanının acılarını, düşmana karşı mücadelesini coşkun bir dille anlatan ilk şairdir.
  • Bütün şiirlerinde sade bir dil ve hece ölçüsü kullanmıştır.
Eserleri:
  • Şiir: Türkçe Şiirler, Türk Sazı, Ey Türk Uyan, Tan Sesleri, Ordunun Destanı, Aydın Kızları, Zafer Yolunda, Ankara, Turan’a Doğru, İsyan ve Dua…
MEHMET FUAT KÖPRÜLÜ (1890 – 1927)
  • Edebiyata Fecr-i Ati’yle ve şiirle girdi, sonraları Milli Ede­biyat’a katıldı.
  • Türk kültürü, dili ve uygarlığıyla ilgili önemli çalışmalar yaptı.
  • Türk edebiyat tarihi alanında dünyaca ünlü bir bilim ada­mıdır.
  • Ordinaryüs Profesör unvanını almıştır.
  • Hoca Ahmet Yesevi ve Yunus Emre’yi tanıtmıştır.
Eserleri:
  • Edebiyat tarihi Makale: Türk Edebiyatında İlk Muta­savvıflar, Türk Edebiyatı Tarihi, Türkiye Tarihi, Azeri Edebi­yatına Ait İncelemeler, Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları, Türk Saz Şairleri…
MUSAHİPZADE CELAL (1870 – 1959)
  • Milli Edebiyat dönemi oyun yazarıdır.
  • Teknik bakımından zayıf; ama gözlem, tarihi ayrıntı ve yergi bakımlarından başarılı komediler yazmıştır.
  • Konularını Osmanlı İmparatorluğu’ndan, kendi deyişiyle “tarihin gölgesi altında hayal-meyal seçilen halk hayatın­dan” almıştır.
Eserleri:
  • Tiyatro: Köprülüler, Fermanlı Deli Hazretleri, Aynaroz Kadısı, Bir Kavuk Devrildi
İBNÜRREFİK AHMET NURİ SEKİZİNCİ (1874 – 1935)
  • Dönemin tanınmış güldürü yazarlarındandır.
  • Fransızcadan yaptığı uyarlamalarla da tiyatromuza birçok oyun kazandırmıştır.
  • O yılların Fransız güldürülerinin etkisi sezilen oyunlarında dili iyi kullandığı gibi, oyun tekniği yönünden de oldukça başarılı sayılır.
Eserleri
  • Türk Kızı, Köprülüler, İstanbul Efendisi, Lâle Devri, Macun Hokkası, Yedekçi Kaşıkçılar, Atlı Ases, Demirbaş Şarl, Moda Çılgınları, İtaat İlâmı, Fermanlı Deli Hazretleri, Aynaroz Kadısı, Kafes Arkasında, Bir Kavuk Devrildi, Mum Söndü, Pazartesi-Perşembe, Gül ve Gönül, Balaban Ağa, Selma, Genç Osman, Gücü Gücü Yetene, Kadın Tertibi, Kısmet Değilmiş gibi kendi yazdığı; Hisse-i Şayia, Sekizinci, Ceza Kanunu gibi uyarlama oyunları vardır.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU (1889 – 1974)
  • Eserlerinde Türk toplumunun Tanzimat’tan Cumhuriyet dönemine geçirdiği dönüşümleri anlatmıştır.
  • Fecr-i Ati’ den Milli Edebiyata geçen bir sanat çizgisi izle­miştir.
  • I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarını, Türk toplumu­nun yaşamını ve sorunlarını işlemiştir.
  • Romanlarını sağlam bir teknikle kaleme almış, karakterleri başarıyla canlandırmıştır.
  • “Toplum için sanat” anlayışıyla ağır olan dilini sadeleştir­miştir.
  • Türk edebiyatına tezli roman düşüncesini özellikle “Yaban”la getirmiştir.
  • Realizmden etkilenmiştir.
  • İlk romanı olan Kiralık Konak’ta Tanzimat’tan I. Dünya Savaşı’nın sonuna bir ailenin üç kuşağını; Hüküm Ge­cesi, Sodom ve Gomore’de İstanbul’un mütareke yıllarını; Yaban’da Ahmet Celal karakterinden hareketle Kurtuluş Savaşı yıllarındaki Anadolu’yu ve aydın-halk kopukluğunu; Panorama’da Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki yenilikleri, Atatürk’ün ölümünden sonraki yılları anlatır.
Eserleri:
  • Roman: Kiralık Konak, Yaban, Ankara, Sodom ve Gomore, Hüküm Gecesi, Panorama, Nur Baba, Hep O Şarkı, Bir Sürgün
  • Hikâye: Bir Serencam, Milli Savaş Hikâyeleri, Rahmet
  • Mensur Şiir: Erenlerin Bağından, Okun Ucundan
  • Anı: Zoraki Diplomat, Anamın Kitabı, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, Vatan Yolunda, Politikada 45 Yıl
  • Ulus gazetesinde Kurtuluş Savaşı’yla ilgili yazdığı ma­kaleleri: Ergenekon
  • Biyografi: Atatürk
Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz. Yakup Kadri Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri
HALİDE EDİP ADIVAR (1884 – 1964)
  • Roman, hikâye ve anı türlerinde eserler vermiştir.
  • Tekniği zayıf olmakla beraber tasvir ve tahlilleri güçlü ro­manlarıyla tanınmıştır.
  • Süssüz, kısa cümleli romanlarında güçlü kişilikli kadın kahramanlar ön plandadır.
  • Aşk ve kadın psikolojisini işlediği ilk romanlarından (Han­dan, Seviye Talip… ) sonra Türkçülük hareketinin ve Milli mücadelenin etkisiyle toplumsal konulara yönelmiştir.
  • Kurtuluş Savaşı sürecini anlattığı Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye gibi romanlarıyla sevilmiştir. Ateşten Gömlek Türk edebiyatında Kurtuluş Savaşını işleyen ilk romandır.
  • Sinekli Bakkal’dan sonraki romanlarında sosyal çevre tasvirlerine büyük önem vermiştir.
  • Realizmden etkilenmiştir.
Eserleri:
  • Roman: Seviye Talip, Handan, Son Eseri, Yeni Turan, Ateşten Gömlek, Kalp Ağrısı, Vurun Kahpeye, Sinekli Bak­kal, Tatarcık, Yol Palas Cinayeti…
  • Hikâye: Dağa Çıkan Kurt, Harap Mabedler, İzmir’den Bur­sa’ya, Kubbede Kalan Hoş Seda
  • Anı: Türkün Ateşle İmtihanı, Mor Salkımlı Ev
  • Tiyatro: Kenan Çobanları, Maske ve Ruh
REFİK HALİT KARAY (1888 – 1966)
  • Deneme, fıkra, mizah, hiciv, roman ve hikâye türlerinde eserler vermiştir.
  • Türkçeyi büyük bir ustalıkla kullanmıştır.
  • Beyrut ve Halep’te 15 yıl sürgün hayatı yaşamıştır.
  • Sürgün hayatında tanıdığı Anadolu’yu ve Anadolu dışındaki yerleri anlatmıştır.
  • Tasvir ve tahliller bakımından zengin, sanatlı bir anlatımı vardır.
  • Türk edebiyatında bir yazarın Anadolu’yu yakından tanı­yarak, içinde bulunarak Anadolu’yu anlattığı ilk hikâyeler olan Memleket Hikayeleri ile tanındı.
  • Memleket edebiyatının asıl temsilcisidir.
  • Aydede isimli mizah dergisini çıkarmıştır.
  • “Kirpi” takma adıyla mizahi hicivler yazmıştır.
  • Realizmden etkilenmiştir.
Eserleri:
  • Roman: Yezidin Kızı, Sürgün, Bugünün Saraylısı, Kadınlar Tekkesi, Yeraltında Dünya Var, İstanbul’un İçyüzü, Çete, Nilgün
  • Hikâye: Memleket Hikâyeleri, Gurbet Hikâyeleri
  • Mizah: Kirpinin Dedikleri
  • Tiyatro: Deli
REŞAT NURİ GÜNTEKİN (1889 – 1956)
  • Roman, öykü, gezi, eleştiri ve tiyatro türlerinde eserler vermiştir.
  • Sade bir dille yazdığı eserlerinde Türkçeyi tüm canlılığıyla kullanmıştır.
  • İstanbullu idealist bir genç kızın, Feride’nin, öğretmen olarak gittiği Anadolu’ da yaşadıklarını anlattığı Çalıkuşu’yla sevilmiştir. Çalıkuşu, köyü ve taşra insanın yaşayışını anlatan ilk başarılı eserlerdendir.
  • Yaprak Dökümü’nde Batılılaşmanın Türk aile yapısı üzerin­deki olumsuz etkisini; Yeşil Gece’de Kurtuluş Savaşı yılları ve sonrasında dini istismar eden kişilerin eleştirisini romanlaştırır.
  • Öğretmenliğinden dolayı tanıdığı Anadolu’yu, gözlemci yönüyle yansıtmıştır.
  • Romantizm ve realizm akımlarından etkilenmiştir.
  • Görevi sırasındaki gözlemlerini anlattığı Anadolu Notları gezi türünün en önemli eserlerindendir.
  • Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda da etkili bir isimdir.
Eserleri:
  • Roman: Çalıkuşu, Gizli El, Acımak, Damga, Dudaktan Kalbe, Akşam Güneşi, Bir Kadın Düşmanı, Yeşil Gece, Yaprak Dökümü, Kızılcık Dalları, Eski Hastalık, Değirmen, Miskinler Tekkesi, Harabelerin Çiçeği, Kavak Yelleri, Son Sığınak, Kan Davası
  • Hikâye: Olağan İşler, Leyla ile Mecnun, Sönmüş Yıldızlar, Tanrı Misafiri
  • Gezi Kitabı: Anadolu Notları
  • Tiyatro: Hançer, Balıkesir Muhasebecisi, Tanrıdağı Ziyafeti, Hülleci, Ümidin Güneşi. Ayrıca “Yaprak Dökümü” romanı tiyatroya uyarlanmıştır.
FALİH RIFKI ATAY (1884 – 1971)
  • Fıkra, anı, makale ve gezi yazılarıyla tanınmıştır.
  • Kurtuluş Savaşı yıllarını, Batılılaşmayı, cumhuriyeti konu edinmiştir.
  • Yakından tanıdığı Atatürk’le ilgili anı türünde verdiği eser­leriyle ve gezi kitaplarıyla ün yapmıştır.
  • Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda da etkili bir isimdir.
Eserleri:
  • Anı: Ateş ve Güneş, Zeytindağı, Çankaya, Atatürk’ün Hatıraları, Babamız Atatürk
  • Gezi Yazısı: Deniz Aşırı, Taymis Kıyıları, Tuna Kıyıları, Hind, Bizim Akdeniz, Yolcu Defteri, Yeni Rusya, Gezerek Gördüklerim
AKA GÜNDÜZ (1886 – 1958)
  • İlk ürünleri Selanik’te Çocuk Bahçesi ve Genç Kalemler dergilerinde yayımlandı.
  • Milli Edebiyat akımına katıldıktan sonra tanınmaya başlandı.
  • Şiir, tiyatro, hikâye, roman türlerinde eserler verdi; gazeteci olarak onlarca dergide yazılar yazmıştır.
  • Sade, sıcak bir dille yazdığı romantik-realist, popüler romanlarıyla geniş çevrelerce sevildi.
Eserleri:
  • Hikâye: Türk Kalbi, Kurbağalar, Bu Toprağın Kızları
  • Roman: Dikmen Yıldızı, Yayla Kızı, Bir Şoförün Gizli Defteri
HAMDULLAH SUPHİ TANRIÖVER (1885 – 1966)
  • Önce Fecriati’de yer almış, sonra Milli Edebiyat topluluğunda yer almıştır.
  • Türkçülük ve Milli Edebiyat akımlarına büyük katkıları olmuştur.
  • “Hitabet” ve “nutuk”larıyla tanınan bir sanatçıdır.
  • Kurtuluş Savaşı sırasında halkı aydınlatmak için gönderildiği yerlerde hitabetin etkili örnekleri olan çalışmalar yapmıştır.
Eserleri:
  • Hitabet: Dağ Yolu
  • Makale: Günebakan
YUSUF AKÇURA (1876 – 1935)
  • 1904 yılında Mısır’da (Türk adlı bir gazetede) yayımladığı Üç Tarz-ı Siyasetadlı makalesi onu Türk siyasal hayatında önemli bir isim haline getirdi.
  • Türkçülük akımının manifes­tosu kabul edilen bu makalede Akçura, Osmanlının topar­lanabilmesi için üç ana görüşün (Osmanlıcılık, Türkçülük, Batıcılık) bulunduğunu ve bunlar arasında en uygununun Türkçülük olduğunu savunmuştur.
Eseri:
  • Makale: Üç Tarz-ı Siyaset
HALİDE NUSRET ZORLUTUNA (1901 – 1984)
  • Kurtuluş Savaşı yıllarında yayımlanan “Git Bahar” şiiriyle ünlenmiştir.
  • Heceyle, sade bir dille, anlaşılır şiirler yazmıştır.
  • Cumhuriyet sonrasında da “Hisar” dergisi çevresinde bulunmuştur.
Eserleri:
  • Şiir: Geceden Taşan Dertler, Yayla Türküsü
RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI (1869 – 1949)
  • “Filozof Rıza” olarak anılmıştır.
  • Başlangıçta Abdülhak Hamit Tarhan ve Tevfik Fikret etkisinde aruz ölçüsüyle şiirler yazmıştır.
  • Zamanla asıl edebi kişiliğini oluşturan Aşık Tarzı ve Dini -Tasavvufi halk şiiri geleneğinden faydalanarak, duygulu, içten koşma ve nefesler yazmıştır.
  • Felsefe, edebiyat tarihi alanlarında da eserleri vardır.
  • “Uçun Kuşlar” adlı şiiriyle geniş kesimlerce sevilmiştir.
Eseri:
  • Şiir: Serab-ı Ömrüm
MİTHAT CEMAL KUNTAY (1885 – 1956)
  • Vatan, millet konularında aruzla yazdığı epik ve lirik şiirleriyle tanınmıştır.
  • Üç İstanbuladlı önemli bir romanı vardır.
  • “Üç İstanbul” romanı Abdülhamit, Meşrutiyet ve Mütareke dönemleri İstanbul’unu konu edinir. Eser, çökmüş kurumları ve yozlaşmış insanların aşk, çıkar ilişkilerini ele alırken daha geniş boyutta Osmanlı Devleti’nin hangi şartlar ve kişilikler altında çöktüğünü de sergiler.
Eserleri:
  • Şiir: Türk’ün Şehnamesi
  • Monografi: Namık Kemal, Mehmet Akif
  • Roman: Üç İstanbul
EBUBEKİR HAZIM TEPEYRAN (1864 – 1947)
  • Nabizade Nazım’ın Karabibik’inden sonra köyü konu edinen kinci eser olan “Küçük Paşa” romanıyla tanınmıştır.
  • Bir köylü kadınla oğlunun hayat hikâyesini anlattığı bu romanda Anadolu köyü gerçek ve nesnel çizgilerle yansıtılmıştır.
Eserleri:
  • Roman: Küçük Paşa
  • Hikâye: Eski Şeyler
  • Anı: Belgelerle Kurtuluş Savaşı Anıları

Milli Edebiyat Döneminin Genel Özellikleri

Batıcılık, Osmanlıcılık ve İslamcılık gibi siyasî ve edebî alanlarda etkili olmuş düşüncelerin etkisini kaybettiği bir dönemde, Türkçülük düşüncesine sarılarak edebî ve siyasî kimliklerini bulan Milli Edebiyat sanatçıları, kendilerinden önceki dönemlerden farklı birçok yeniliğe de imza atmıştır. 1911 Yılında Genç Kalemler dergisi etrafında başlayan ve giderek kabul gören Milli Edebiyat, 1923 yılında Cumhuriyet Dönemine kadar devam etmiş ve bu dönemden sonra da etkisini sürdürmüştür.
Cumhuriyet Dönemi’nde yerini bu dönem edebiyatına bıraksa da “Milli Edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren sanatçılar” Cumhuriyet Edebiyatı içinde devamlı yer almıştır. Çeşitli değişikliklere uğrasa da günümüze kadar gelen bu anlayış, kendi öz kültürüne sarılıp ondan yararlanarak ilerlemeyi amaçlar.
Milli Edebiyat Döneminin Genel Özellikleri
  • Milli Edebiyat sanatçıları Batıyı körü körüne taklit etmeye karşı çıkmıştır; ancak edebiyatta Batılı türler olan makale, fıkra, roman, hikaye… gibi türleri kullanmayı yanlış görmemişlerdir.
  • Milli Edebiyatın getirdiği en önemli yenilik Yeni Lisan hareketini başlatarak dilde o döneme kadar değişik zamanlarda hedeflenen; ancak başarılamayan sadeleşme hareketini başarmak olmuştur. Bu dönem sanatçıları, konuşma diliyle edebiyat yapmışlardır.
  • Sanatçılar, kendilerine kaynak olarak kendi öz kültürlerini görmüşler ve milli ögelerden beslenmişlerdir. Bu dönemde yaşanan Milli Mücadele de dönemin değişik eserlerinde işlenmiştir.
  • Yoksulluk, aile hayatı, ahlaki çöküntü… gibi toplumsal konular işlenmiş, sanatçılar o dönemde yaşanan sosyal sorunları eserlerine taşımıştır.
  • Daha önceki dönemlerde yüzeysel işlenen Anadolu ve Anadolu halkı bu dönem sanatçılarının birçok eserinde işlenmiştir.
  • Eserlerinde işledikleri temayı, gerçekçi bir biçimde ele almak isteyen sanatçılar, gözleme önem vermiş ve eserlerinde gözlemle topladıkları bilgileri kullanmışlardır.
  • Eserlerde her kesimden insanın sorunları dile getirilmiş, Servetifünun Edebiyatında yapılan “sadece aydın insanların dertlerini anlatma” geleneğinden kaçınılmıştır.
  • Bu dönem edebiyatı toplumsal özellik göstermiş, sanatçılar hem dönemine ayna tutmuş hem de yaşanılan toplumsal sorunlara çözüm yolları gösterilmiştir.
  • Batı taklitçiliğinden kaçınarak, milli konulara yönelme, yeni ve milli bir edebiyat ortaya koyma amacı güdülmüştür.
  • Türk kültürü ve tarihi el değmemiş bir hazine olarak kabul edilmiştir.
  • Dil birliğini, ulus-devlet anlayışının temeli olarak gören Milli Edebiyatçılar Türkçeyi bilim ve sanat dili haline getirme, dil bilinci yoluyla milli bilinç oluşturma, halk kül­türüne yönelme ve halkı eğitme gibi amaçlarına ulaşmak için dilde sadeleşmeye gitmişlerdir.
  • Sade bir dili savunmuşlar, dilde karşılığı bulunan ve dilimize fazla oturmayan Arapça ve Farsça sözcükler kullanılmamıştır.
  • “Toplum için sanat” anlayışı çerçevesinde eserler ortaya konmuştur.
  • Halkın yaşamı ve sorunlarının yanı sıra bireysel konular da işlenmiştir.
  • Mizahi üslup önemsenmiş, mizah ve hiciv türünde eserler de verilmiştir.
Milli Edebiyat’ın yukarıdaki özelliklerinden de anlaşılacağı üzere bu dönem edebiyatı kendisinden önceki Tanzimat, Servetifünun ve Fecriati Edebiyatlarına göre birçok farklı özellik taşır. Bunun en önemli sebebi ise bu dönemin beslendiği kaynaklardır.

Milli Edebiyat Döneminde Olay Çevresinde Oluşan Edebî Metinler

Milli Edebiyat Döneminde Göstermeye Bağlı Edebi Metinler (Tiyatro)

Tanzimat dönemiyle edebiyatımıza giren tiyatroya Servetifünun sanatçıları dil ve sanat anlayışlarına uymadığı için ilgi göstermemiştir. Bu durum gelişmekte olan modern tiyatroyu duraklatmış ve bu edebî dönemde tiyatronun başarılı örnekleri verilmemiştir. 1908 sonrasında Türk tiyatrosunda başlayan çalışmalar özellikle de Milli Edebiyat döneminde artarak devam etmiştir. Özellikle de Yeni Lisan hareketiyle konuşma diline yakın bir edebî dil oluşturan sanatçılar, tiyatro üzerine birçok çalışma yapmıştır.
Bu dönemde tiyatro hayatını ciddi bir şekilde organize etmek üzere özel tiyatroların yanında resmi tiyatrolar da kurulmuştur. Bu kurumlar arasında en önemlisi ise şüphesiz günümüzde ismi “İstanbul Şehir Tiyatroları” olarak geçen “Darülbedayi-i Osmanî”dir. 1914 yılında kurulan bu kurum, o dönem İstanbul Belediyesi tarafından benzer bir çalışmayı kendi ülkelerinde yapan Fransız sanatçılar davet edilerek oluşturulmuştur. Modern bir tiyatronun tüm imkânlarına sahip olan bu kurum aynı zamanda ülkemizdeki ilk şehir tiyatrosudur.
Darülbedayi-i Osmanî, sadece bir tiyatro değil aynı zamanda bir güzel sanatlar okulu olmuştur. Burada aktörlüğü meslek edinecek sanatçılar yetiştirilmiştir. Müzikli tiyatro eserlerinin oynanması ve gelecekteki Türk operasının temelini oluşturmak amacıyla tiyatro bölümünden başka aynı kurumun içinde “Darülelhan” adlı bir de müzik bölümünün açılması ve kurumun iki dalda eğitim vermesi kararlaştırılmıştır. Bu amaçla da gerekli öğretim görevlileri bulunmuş ve sınavlar açılarak ilk öğrenciler seçilmiştir.
Darülbedayi-i Osmanî’nin en önemli amacı, kurumun tüzüğünde geçen ilk madde olan “yerli tiyatrolar yazılmasını teşvik suretiyle Türk tiyatro edebiyatına hizmet etmek” olarak belirlenmiştir. Bu amacını başarıyla yerine getiren Darülbedayi-i Osmanî o döneme kadar daha çok roman, hikâye ve şiire ilgi gösteren Türk yazarları teşvik etmiş ve özellikle de 1915 sonrası yerli tiyatrolar ardı ardına gelmiştir.
Bu dönem tiyatroları, teknik olarak mükemmelliğe ulaşamasa da bu eserlerin edebiyatımıza getirdiği en büyük yenilik, o döneme kadar tiyatroda ulaşılamayan tabi ve sade dildir. Bu tabi ve sade dille sahnelenmek amacıyla birçok tiyatro eseri yazılmış ve sahnelenmiştir. Bu dönemde tiyatro yazarları arasından en önemli iki yazar, İbnürrefik Ahmet Nuri ve Musahipzade Celal’dir.
Milli Edebiyat döneminde göstermeye bağlı edebi metinlerin (tiyatro) genel özellikleri şunlardır:
  • Paris’te ünlü bir tiyatronun müdürü olan Pierre Antuan tarafından 1915’te ilk resmi tiyatro olan Darülbedayi (Darülbedayi-i Osmanî) kurulmuştur. Bu tiyatronun önemi, oyuncu olmak isteyenleri yetiştirme amacı gütmesidir. Amacı bakımından aynı zamanda bir okul niteliği taşır. İlk oyun ancak 1916 yılı başında sahneye konulabilmiştir. Bu oyun Hüseyin Suat’ın Çürük Temel adlı uyarlamasıdır. Onu Halit Fahri’nin Baykuş’u izler.
  • Bu dönemde yalnızca tiyatro yazarı olarak tanınanlardan biri Musahipzade Celâl, öteki de İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci’dir.
  • Bu iki oyun yazarıyla birlikte dönemin roman ve öykü yazarlarından Aka Gündüz, Reşat Nuri, Ömer Seyfettin, Halide Edip, Yakup Kadri, Mithat Cemal; şairlerinden Halit Fahri, Yusuf Ziya, Faruk Nafiz gibi isimler sahnelenen oyunlar yazmışlardır.
  • Sahnelenen oyunların çoğu hafif komedi ve vodvil, bir kısmı manzum dramdır.
  • Dil ve üslup doğaldır.
  • Tiyatro teknik açıdan büyük gelişme gösterememiştir.
  • Tiyatroda bu dönemle birlikte canlanmalar görülür.
  • Özel ve resmi tiyatrolar kurulmuştur.
  • Tiyatro eğitimi verilen Darülbedayi’nin yanında Türk ope­rasının temelini kurmak amacıyla Darülelhan adı ile müzik bölümü açılmıştır.
  • Bu dönemde tamamen Batılı bir tiyatro anlayışının temel­leri atılmıştır.
  • Doğal ve sade bir dil ve üslup kullanılmıştır.
  • Bu dönemde İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci ve Musahip­zade Celal sadece tiyatro eserleri vermişlerdir.